Öncelikle şunu söyleyeyim, Beşiktaş adına bu mağlubiyetin en büyük sorumlusu Mustafa Denizli'dir. Tamam, Fenerbahçe'nin inanılmaz konsantre ve disiplinli oynadığını bir maçtı ama, beraberliğin bile Beşiktaş'a yetmediğini bildiği halde kaleci hariç tam 8 savunma oyuncusuyla maça çıktı. Hadi diyelim oyunu kontrol altında tutup, kontralarda ya da duran toplarda gol arayıp maçı kazanmak istedi. E peki henüz 2. dakikada geriye düştükten sonra, hiç bir taktiksel değişiklik yapmamasına ne demeli?
Maça Beşiktaş anlamadığım bir şekilde çok gergin başladı. İbrahim Toraman, İbrahim Kaş ve İbrahim Üzülmez o kadar agresif başladılar ki, daha maçın ilk yarısında ben kırmızı kart bekliyordum. Mustafa Denizli mağlubiyetin tek sorumlusu dedim ya, çıkardığı takıma bakınca sanırım herkes aynı şeyi düşünecek. Maça 4-5-1 ile başladı, ama takım o kadar defansifti ki, ortadaki 5'linin ikisi Michael Fink ve Fabian Ernst'den oluşan ikili defansif ön liberoyken, diğer iki isim de İsmail Köybaşı ve İbrahim Toraman'dı, yani direkt olarak defans oyuncusu. Denizli, sağ çizgiye sakatlıktan dönen Rodrigo Tello'yu koyarken, Bobo'yu ileri uçta yalnızlığa terketmişti. sağ bekte oynayan İbrahim Kaş oynadığı 12. maçında takımının 17. puan kaybına sebep oldu. Şanssız bir istatistik, tesadüf olsa gerek... Mustafa Denizli'nin İsmail Köybaşı'nı sol açığa koymaktaki amacı Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz'dan oluşan hücum hattını etkisiz hale getirmekti, ancak İbrahim Üzülmez ile ikisini toplasan bir Gökhan Gönül kadar oynayamadılar. Orta sahada İbrahim Toraman, Alex de Souza'ya birebir markaj yapmakla görevliydi, ilk yarı boyunca ne yapacağını nereye koşacağını şaşırdı. Ernst-Fink ikilisi de Fenerbahçe'nin orta sahasını durdurmayı amaçlıyordu. Peki teoride de olsa defansı halleden Denizli, golü nasıl atıp 3 puanı alacaktı?
Nitekim Beşiktaş, ikinci yarının 10-15 dakikalık dilimi dışında tek bir atak yapamadı. Bırakın atak yapmayı, kendi yarı alanından çıkmayı bile beceremedi ilk yarıda. Rodriga Tello, topla sadece duran top kullanırken muhattap oldu. Zavallı Bobo, top alamayınca bir ara orta sahada gezindi durdu, defansın arkasına kaçayım derken sürekli ofsayta düştü. Beşiktaş adına belki maçın çalışkan isimlerinden biriydi, ancak ikinci yarıda kaçırdığı penaltı, takımının yarıştan kopmasına sebep oldu. Beşiktaş adına fark yaratabilecek bir iki adamdan biri olan Filip Holosko'nun son 5 dakika oyuna girmesini bana hiç kimse açıklayamaz. Maçtan 1 puan almanın bile size yetmiyor, mutlak kazanmanız lazım, rakip 2. dakikada öne geçiyor ve siz, en büyük gol silahlarınızdan birini yedek kulübesine hapsediyorsunuz! İkinci yarıda oyunu kontrolü altına almayı başarmışken, baskı kuramayan ve penaltı kaçıran Beşiktaş'ta moraller iyice bozuldu. İyice gerilen futbolculardan da Fabian Ernst haklı, İbrahim Toraman ise haksız bir kararla oyun dışında kaldı.
Fenerbahçe ise kendi sahasında 50 bin taraftarının önünde de oynamanın verdiği güvenle rahat başladı maça. Daum maça yine 4-2-3-1 ile başladı ve beklenen 11'le çıktı sahaya. Hafta içinde çifte kupaya gözünü diktiğini söyleyen Alex de Souza ile daha maçın başında öne geçmeyi başarınca da oyunun kontrolünü özellikle ilk yarıda tamamen elinde tuttu. Beşiktaş'ı pas delisi yaptı ilk yarıda. Ancak ikinci yarıda belki de aşırı özgüvenin verdiği rahatlıkla, oyunun konrtolünü Beşiktaş'a kaptırdı. Daniel Güiza ve Alex de Souza ile yakaladığı 2. gol ve maçı bitirme fırsatlarını da değerlendiremeyince, Fabio Bilica'nın da büyük katkılarıyla (!) az kalsın, 1 puana razı olacaktı. Volkan Demirel art arda oynadığı son 7 maçta kalesini gole kapattı. Şampiyonluğa oynayan bir takım için oldukça iyi bir performans. Bobo'nun kullandığı penaltıyı muhteşem kurtardı, sevinci biraz abartılıydı ama.. Daha cool olması lazım. Defansın sağında Gökhan Gönül, sezonun en iyi performanslarından birine imza attı yine ve İsmail-İbrahim Üzülmez'den oluşan Beşiktaş'ın sol kanadını adeta felç etti. Ters kademeler çok iyi girdi, takımını hücumda da yalnız bırakmadı. Defansın ortasındaki ikiliden Diego Lugano yine çok iyi, Fabio Bilica ise rezaletti. Fabio Bilica'nın nasıl oynadığından, iyi ya da kötü hamlelerinden bahsetmeyeceğim. Sadece futbol ahlakının yoksunluğundan, insani açıdan ne kadar kalitesiz olduğundan bahsedeceğim. Beşiktaş'ın kullandığı penaltıdan önce, penaltı noktasına uyguladığı sondaj çalışması mı dersiniz, takımı öndeyken bile rakiplerine yaptığı çirkin hareketler mi? Şampiyonluk uğruna olsa bile, bir futbolcu bu kadar çirkinleşmez, bu kadar basitleşmez. Bu adamın bırakın Fenerbahçe'de, Turkcell Süper Lig'de bile barındırılmaması lazım. Hakem hatalarını boy boy video yapıp federasyona yollayan Aziz Başkan'ın bu maçtan sonra Fabio Bilica'nın bavulunu hazırlatması lazım! Sol defansta Andre dos Santos ise özellikle takımı önde olduğu için, çok hücuma destek vermedi, savunmada kaldı ve hatasız oynadı.
Orta sahada kanatlarda oynayan Özer Hurmacı ve Mehmet Topuz yine çok koşup mücadele ettiler ama yine skora direkt etki edemediler. İkinci yarıda ikisi de oyundan düştü, Özer Hurmacı yerini Gökçek Vederson'a bıraktı. Mehmet Topuz'u ise Daum ısrarla oyunda tuttu. İyice yorulduğu için defansa da yardıma gelmeyince, Beşiktaş'ta İsmail Köybaşı sol açıkta etkili olmaya başladı ikinci yarıda bir ara.. Emre Belözoğlu bence gecenin etkisiz ismiydi Sarı-Lacivertliler açısından. Orta sahada pas trafiğini iyi yönetemedi, Selçuk Şahin yine idare etti, derbilerin golcüsü bu kez sessiz kaldı. Alex de Souza maçın Fenerbahçe adına iyilerinden biriydi. Maçın başında attı ve 3 puanı aldı. Çok soğukkanlı bir şekilde takımını yönetti. Çok net bir pozisyonda kararsız kaldığı için golü kaçırdı. Takım şampiyon olursa kupayı ilk gece Alex evine götürmeli bence. İleri uçta Daniel Guiza yine yalnızları oynadı. Çok koştu, çok pres yaptı, kötü oynamasına rağmen iki tane de net gol pozisyonuna girdi. Birini atabilse oyun çoktan kopacaktı, beceremedi. Maçın ikinci yarıda Beşiktaş'ın kontrolü altına geçmesi, onun yorulup ileride pres yapamamasından ve top tutamamasından kaynaklandı. Sonradan oyuna giren Gökçek Vederson, sanırım küfrettiği için oyundan atılırken, nöbetçi golcü Semih Şentürk, kısa sürede topu ayağında tutarak iyi iş becerdi.
Bir derbi daha tartışmalarıyla biterken, Fabio Bilica'nın terbiyesizce (!) yaptığı hareket daha çok konuşulacak. Ancak Beşiktaşlılar, mağlubiyetin sebebini Fabio Bilica'da değil, kendi takımlarında aramalıdırlar. Kazanması gereken maça 8 defansif oyuncuyla çıkan Teknik Direktörlerinde, ayağına top bile değmeyen Rodrigo Tello'da, böylesi önemli bir maçta penaltı kaçıran Bobo'da, kanadının yol geçen hanına dönmesine seyirci kalan İbrahim Üzülmez'de.. Bu sonuçla Şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını yitirmiştir Beşiktaş. Fenerbahçe ise önümüzdeki hafa büyük ölçüde lider olma şansını yakalamıştır. Sarı-Lacivert adına herşey güzel giderken, güzel gitmeyen tek şey olan Fabio Bilica'nın da çaresine bakılmalıdır!
Artık Sarı-Laciverli taraftarların da dediği gibi:
"fener gool goool goool, şampiyonluk geliyooor!"
Maçın Adamı: Volkan Demirel
Artık Sarı-Laciverli taraftarların da dediği gibi:
"fener gool goool goool, şampiyonluk geliyooor!"




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder