Arda Turan.. 22 yaşında... Galatasaray ve Türk Futbolunun yeni yıldızı. Genç yaşında çıktığı futbol piyasasında az zamanda çok ve büyük işler yaptı. Kısa zamanda Galatasaray'ın takım kaptanı oldu, Milli Takımımızın değişmezleri arasında girdi genç yaşında. Şirin, sempatik, yetenekli, taraflı tarafsız herkesin sevdiği bir oyuncuydu, taa ki bir kaç hafta önce oynanan Fenerbahçe maçına kadar.
Yapılan anketlerde, Fenerbahçe'li taraftarların da Beşiktaş'lı taraftarların da takımlarında görmek istediği ilk oyuncu hep o çıkıyor. Milli Takım 11'i oluşturulurken o hep ilk sırada yazılıyor. Hıncal Uluç çıkıp dedi ki "Arda 10 tane Messi eder..", biz de onu gerçekten Lionel Messi ile kıyaslama gafletinde bulunduk. Basında "Arda, Premier Lig yolcusu" haberleri çıktı, biz de gerçekten Premier Lig'de hangi takıma daha çok yakışır, Liverpool mu olsun Chelsea mi olsun muhabbetleri yapmaya başladık. "Hagi'nin yerli versiyonu" dediler, biz de o "Karpatların Maradonası"ysa bu da "Anadolu'nun Maradonası" demeye başladık. Hani anne-babalara göre en güzel, en çalışkan çocuk kendilerininkidir ya, işte biz de Arda'yı öyle sevip öyle sahiplendik. Bu topraklara Arda gibi 10'larca yetenek gelip, sessiz sedasız piyasadan kaybolduklarını bildiğimiz halde... Futbolda önemli olanın yetenek değil profesyonellik ve disiplin olduğunu bildiğimiz halde.. Genç ve parlak bir yıldız olduğu halde, kendisini geliştirmezse kaybolup gideceğini bildiğimiz halde..
Bir Tarık Daşgün vardı hatırlar mısınız? Gencecikken Fenerbahçe'ye gelmişti, yetenekleriyle büyülüyordu.. Yeni yıldızımız bu diyorduk ki, sesini en son Yozgat'tan duyduk, Yimpaş Yozgat'ta oynarken... Fenerbahçe'de tutunamayan Tarık, sonraki 8 yılında 7 ayrı takımın formasını giydi alt liglerde... Ya da genç yaşta fırtına gibi bir çocuk olarak, Beşiktaş'a gelen İbrahim Akın'ı biliyorsunuz değil mi?.. O da yıldızdı, şimdi Belediye'de işçi olarak çalışıyor. Bir de Okan Koç vardı, hani daha 21 yaşında Beşiktaş'ın transfer ettiği müthiş sağ açık.. Sonra ne oldu ona? Konya'ya gitti, Ankara'ya döndü, bunalıma girdi futbolu bıraktı, vazgeçti bunalımdan Manisa'ya gitti, sonra İstanbul'a yaklaştı Sakarya'ya giderek, sonra vazgeçti İstanbul'dan döndü Denizli'ye, şimdi küme düşüyor Denizlispor ile.. Tabii ki Arda bunlara benzeyecek demiyorum, sadece şunu vurguluyorum ki, "tek başına yetenek, sizi yıldız yapmaya yetmez, yetmeyecektir".
Gün geçmiyor ki magazinde futbol dışında bir Arda Turan haberi görmeyelim. "Arda, sevgilisine sinema salonu kapattı..", "Arda, yakasında 10 numara işlemesi olan bir takım elbise giydi..", "Arda filanca restoranın açılışına katıldı..". "Arda Liverpool'da ev aldı.." Konuyla ilgili olarak üzerime çok geliyorlar diye açıklamalar yapıyor. "Babamdan almıyorum parayı, çalışıp kazanıyorum, istediğim gibi harcarım.." diyor. Harcar tabii.. Genç, şöhretli, parası pulu var... İster 10 tane sinema salonu kapatır, ister her tarafında "Arda" yazan elbiseler giyinir. Kimsenin bunlara bir şey dediği yok, Arda'nın anlaması gereken, eğer futbol dışında yaptıkları, futbolunun önüne geçerse sorun orada başlıyor. Lionel Messi kadınlarla alem yaparken basılırsa, sanmıyorum ki hiç bir Barcelona taraftarı onu yuhalasın. Ya da Cristiano Ronaldo porno yıldızlarıyla birlikte olduğu için hiç bir zaman İngiltere'de tepki görmedi, İspanya'da da görmeyecek. Çünkü ikisi de sahada her zaman 10 numara futbol oynuyorlar, taraftar da bunu umursar, özel hayatlarını değil. Kimse Türkiye'de böyle şeylere de önem veriliyor demesin.. Türkiye'de bugüne kadar Arda'ya herhengi bir tepki verilmemişti, geçtiğimiz Fenerbahçe maçına kadar.
Hatırlarsanız sakat sakat çıkmıştı o maça, oynamaması gerektiği halde, takımı için mücadele etmek istemişti. Takdire şayan bir hareketti belki ama taraftar maçtan sonra yuhaladı onu. Aslında o tepki sadece o maç için değildi. Galatasaray yavaş yavaş şampiyonluk mücadelesinin uzağında kalırken, Arda'nın sevgilisiyle boy boy fotoğraflarının medyada çıkmasınaydı, eskiden tek başına maçları alıp götürürken, şimdi mağlubiyetlere seyirci kalmasına, futbol dışı konulara gereğinden fazla odaklanmasınaydı. Yani kısacası asıl işini yapmamasınaydı. Emin olun Arda Fenerbahçe maçında bir gol atabilseydi sakat sakat, hiç kimse umursamayacaktı özel hayatında neler yaptığını. Arda Turan hatalıydı, ama hatasını kabul etmek yerine o da tribüne tepki verdi aklınca... Manisaspor maçında kendisini çağıran taraftara gitmeyerek. Tamam tuttuğu takımın oyuncusunu yuhalamak çirkin bir şeydir ama, Arda şunu bilmelidir ki kendisini o gün yuhalayan o binlerce taraftar bu konudaki en yetkili mercidir ve son söz sahibidir. En rasyonel değerlendirmeyi yapacak olan da o taraftardır. Her konuda olduğu gibi futbolda da kural böyledir; "eğer lidersen; işler iyi giderken kralsın, işler kötüye gittiğinde ilk suçlanacak sensin!"
Dün bir haber düştü piyasaya; "Kaptan Arda, Caner'e yumruk atarak, dudağını patlattı.." Düşünsenize Galatasaray gibi bir takımın kaptanı olmuşsun ve bir takım arkadaşını dövebiliyorsun. Eski kaptanlardan Hakan Şükür'ün böyle bir şey yapacağını düşünür müsünüz, ya da Fenerbahçe kaptanı Alex'in? Zaten taraftarın gönlünü yapmak için Adnan Polat'ın aldığı yanlış bir karardı Arda Turan'a kaptanlık pazubandını vermek. Her ne sebeple olursa olsun, takımda 30 yaşın üzerinde ve çok tecrübeli isimler varken, Emre Aşık gibi, Ayhan Akman gibi, 22 yaşında bir çocuğa o kolluğu vermek doğru değildir. Kendilerinden 10 yaş küçük bir çocuğa neden saygı duysun ki diğer futbolcular? Sizce Milan Baros kaptan olarak görüyor mudur Arda'yı, ya da Harry Kewell? Abdulkader Keita? Kavga görüntüleri sırasında Lucas Neill'e hiç dikkat ettiniz mi? Ben kavganın en çok o anından utanç duydum. Herkes ayırmaya çalışırken o kılını bile kıpırdatmayıp uzaktan baktı, çoluk çocuğun yaptığı profesyonelliğe yakışmayacak bu hareketlere..
Arda İngiltere'de bir ev almış... Zaten sık sık Liverpool hayranlığını dile getiriyor. Sanırım bir şeyi 40 kez söylerse olacağına inanıyor, sanıyor ki Premier Lig'de takımlar kendilerini en çok isteyen oyuncuları transfer ediyor, sanıyor ki İngiliz takımlarının deneyimli scoutları kendini daha önce izleyip raporlarını sunmadılar menajerlerine. Tottenham'ın yetenek avcılarının geçtiğimiz günlerde bir raporu sızmıştı piyasaya: "Arda Turan, Premier Lig için yetersiz. Çok klas bir oyuncu, ama fiziksel olarak yetersiz ve devamlılığı yok.." Bu rapor doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama ancak bu kadar doğru bir değerlendirme olabilir onun hakkında. Teknik kapasitesi üst düzeyde, senelerdir üst düzey futbol oynuyor Galatasaray'da, Avrupa Lig'lerinde ve Milli Takım'la şampiyonalarda.. Ancak hala maçların 60 ile 70. dakikalar arasında dili dışarıya çıkıyor, kafasını yukarı kaldırarak nefes almaya çalışıyor. Bu fiziksel yetersizlik çalışmayla, antrenmanla, hırsla, azimle giderilebilir bir şey olsa gerek.. Öyle olmasa hakkında "çocukta kemik sorunu var belki yürüyemez bile.." diye rapor verilen Lionel Messi'nin maçlarda 90 dakika boyunca üst düzey performans sergilemesi normal midir sizce? Tek bir açıklaması var Arda'nın bu sakatlanma ve fiziksel yetersizlik gibi sorunlarının: ÇALIŞMAMAK.
Herkesin de kabul ettiği gibi Arda Turan son yıllarda Türk futboluna gelen en büyük yetenektir. Ama kendisi de farkına varmalıdır ki yetenek zirveye çıkmak için ancak bir araç olabilir. Avrupa'da en çok başarı kazanan oyuncularımız, Nihat Kahveci, Tugay Kerimoğlu ve Emre Belözoğlu'dur. Emre dışındaki diğer ikisinin temel özelliği yetenekleri değil, profesyonellikleridir. Her üçü de Avrupa'da gidip deliler gibi çalışarak futbola sadık kalarak başarıyı yakaladılar. En çok kendisiyle kıyasladığı Emre Belözoğlu bile futbola ondan daha çok saygı duyuyor. Arda Turan ise Türkiye'de bile çalışmıyor ve futboluna odaklanmıyor.. Böyle devam etmesi halinde, Ada hayallerini kurmak yerine yakında Anadolu hayalleri kurabilir.






Hiç yorum yok:
Yorum Gönder