İngiltere Premier Lig'de bu sezonun en flaş iki takımı karşı karşıya geldi. Bir tarafta lig lideri Manchester United, diğer tarafta liderin bir puan gerisinde bulunan lig ikincisi Chelsea... Old Trafford'da 75,217 seyirci... Kırmızı Şeytanlar'da bu sezon attıkları 76 golün 30'unda (26 gol, 4 asist) parmağı bulunan Wayne Rooney, Maviler de ise bu sezon attıkları 82 golün 34'ünde (24 gol, 10 asist) imzası olan Didier Drogba yok. Birisi tribünlerde maçı izliyor, diğeri yedek kulübesinde...
Manchester United sahaya 4-5-1 gibi çıkmıştı. İleri uçta Bulgar Dimitar Berbatov'u, sağdan Antonio Valencia, soldan Ryan Giggs destekliyordu. Sir Alex Ferguson, Dimitar Berbatov'un yarattığı boşluklara Ji Sung Park ve Darren Fletcher'ı sokarak pozisyon bulmayı umuyordu. Yaşlı iki kurt Ryan Giggs ve Paul Scholes ile de uzaktan şutlarla etkili olmak istiyordu. Ancak saha çıktığı ilk 11'in yaş ortalamasının 31,5 olduğunu göz önünde bulundurursak, tecrübeli oyuncularıyla olası bir beraberliğe Ferguson'un razı olduğunu söylüyordu bize. Takımın bu sezonki en formda isimlerinden olan ve takımını ileri taşıyabilecek belki de tek oyuncu olan Nani'nin yedek kulübesinde olması da kurt hocanın çözemediğim bir planıydı.
Chelsea'de ise geride olmanın verdiği kazanma mecburiyetinin getirdiği bir motivasyon vardı. Carlo Ancelotti, maçtan önce yaptığı "oraya kazanmak için gideceğiz" açıklamasının hakkını verecek bir kadroyla çıkmadı sahaya. Takımını sahaya 4-1-4-1 dizilişiyle çıkaran İtalyan, Didier Drogba yerine Nicolas Anelka'yı, sakatlığı yüzünden oynamayan Michael Essien'in yerine de ön liberoda John Obi Mikel'i tercih etmişti. Deco, Frank Lampart, Joe Cole ve Florent Malouda ile de orta sahayı kalabalık tutmayı düşünüyordu.
Maçın ilk düdüğü ile birlikte son derece olgun, kendine güvenen, koşan, basan bir Chelsea ortaya çıktı. Özellikle Florent Malouda, aldığı her topta takımını atağa kaldırmayı başardı. Driplingleri, rakibe nefes aldırmayan kanat bindirmeleri, arkadaşlarına verdiği gollük paslarla bence maçın en iyisiydi. 20. dakikada soldan götürdüğü topla Joe Cole'u buluşturan Fransız, takımının 0-1 öne geçiren golün asistini yapıyordu. İlk yarı boyunca Sir Alex Ferguson'un takımın tek bir tehlike bile yaratamazken, Peter Cech belki de yeşil çimlerle temas etmeden soyunma odasına gidiyordu. Ryan Giggs neredeyse hiç topla buluşmuyor, Paul Scholes sadece orta sahada rakibi karşılayıp hiç hücuma destek olamıyordu. Orta saha bariz bir şekilde Maviler'in kontrolü altındaydı ve Chelsea istediği şekilde oyunu kontrolünde tutuyordu.
İkinci yarıya da Manchester United ilginç bir şekilde rahat ve değişiklik yapmadan başladı. Ferguson'un takımının gole ihtiyacı vardı ama, soldan Patrick Evra'nın bir kaç bindirmesi dışında atak bile yapamıyordu, Nani'de hala maçı hocasının yanından izliyordu. Nicolas Anelka'nın yerine oyuna giren Didier Drogba hakemin kaçırdığı ofsayt pozisyonunda takımını 2 farklı öne geçiriyordu. Nani'yle birlikte 70'den sonra oyuna giren United'ın genç forveti Federico Macheda'nın 80'den sonra attığı gol ne tribündeki taraftarları ne de ekranları karşısındaki bizi umutlandırıyordu. Kırmızı Şeytanlar o kadar isteksiz, yavaş ve baskısız oynuyordu ki, eminim locadan maçı izleyen Wayne Rooney bile umutsuzdu.
Netice de Maviler hakettikleri bir galibiyeti, haketmedikleri bir ofsayt golü ile kazandılar. Şampiyonluk yarışındaki rakiplerinden Arsenal'in bel kemiği Cesc Fabregas, Manchester United da ise gol makinesi Wayne Rooney, sakatlıkları dolayısıyla uzun bir süre forma giyemeyecekler. Her iki rakibi de Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ederken, en büyük hedefi Premier Lig şampiyonluğu olan, lideri -hem de deplasmanda- rahat bir şekilde yenen Chelsea'nin ligin bitimine 5 hafta kalmışken, şampiyonluğu kaptırması artık mucizelere kalmıştır.
Chelse 2009-2010 sezonunda rakipleri Arsenal ve Manchester United'ı hem içeride hem dışarıda olmak üzere 2'şer kez yendi. (Arsenal: 0-3, 2-0; Manchester United: 1-0, 1-2) Artık rahatlıkla söyleyebilirim ki;
"İngiltere Premier Lig'de Şampiyon belli, ikinci kim olacak?"
Maçın Adamı: Florent Malouda


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder